
Hayattaki en önemli 3 kararınız
Daha önce bununla ilgili birkaç tweet atmıştım fakat bu o kadar önemli bir konu ki, hakkında kısa da olsa bir makale yazmaya değer.
Hayatınızda pekçok yol ayrımıyla kaşılaşacak, pekçok kritik karar vermek zorunda kalacaksınız. Sürprizi bozmak istemem ama genelde doğru seçim, zor olan olacak. Marcus Aurelius da dediği gibi,
Engel yolun kendisidir.
Fakat tüm bu karar ve seçimler arasında hiçbiri, geleceğiniz ve mutluluğunuz üstünde şu üçü kadar büyük rol oynamayacak:
- İşiniz
Ne yaparak para kazanacağınız konusundaki tercih, maalesef çoğu zaman sizin olmuyor. Eğer maddi olarak rahat bir durumda değilsek, halihazırda ne okumuşsak, araya aile ve tanıdıkları sokarak o alanla alakalı bulduğumuz ilk işe girip senelerce halimize şükretmekle yakınmak arasında bir yerde yaşlanmak, kaderimiz oluyor.
Bu konuda sayısız klişe söz var, sevdiği işi yapan ömrü boyunca bir gün bile çalışmış olmaz, gibi. Lakin pembe bir tablo çizmenin manası yok: Gerçek şu ki, sevdiğiniz işi yaparak para kazanmak hakikaten zor zanaat – zaten kolay olsaydı, bu listede yer almazdı. Bunu mümkün kılmak içinse,
- Uğruna bir ömür adamaya hazır olduğunuz tutkuyu mümkün olduğunca erken keşfetmeli ve üstünde 'çalışmaya' vakit kaybetmeden başlamalısınız.
- Diğer bir püf noktasıysa, bir yandan geleneksel (ve mümkünse nefret etmediğiniz) bir işte çalışıp sizi idare edecek kadar gelir elde ederken, kalan tüm boş vaktinizi kendinizi tutkunu olduğunuz alanda geliştirmeye adamak.
- Sözünü ettiğimiz tutku/hobi neyse, tüm sosyal enerjinizi o konuda söz sahibi profesyonellerle tanışmaya ve aynı ilgi alanını paylaşan diğer insanların bulunduğu grup ve ortamlara girmeye çalışarak harcayın – eninde sonunda bir kapı açılacaktır.
- Eşiniz
Bu üçü arasında kontrolü en az sizde olan karar bu, hele asosyal/içe dönük biriyseniz.
Hepimizin çevresi daldan dala atlayanlarla, daha iyisini bulamadığı için dönüp dolaşıp ex'iyle barışanlarla, bitmek tükenmek bilmeyen münakaşalar eşiliğinde toksik ilişkilere bir ömür harcayanlarla, daha kendini tanımadan erken yaşta dünya evine girenlerle, ve senelerce evlilikten şikayet edip aldatmak için fırsat kollayanlarla dolu.
Tüm bu karmaşanın üstünüzde bırakacağı duygusal hasar bir yana, muazzam bir vakit kaybından söz ediyoruz. Aynı işiniz gibi, yanlış eşle doğrusu arasındaki fark, sizi ya vezir ya da sefil eder. Şansınız yaver gider de doğru insanı çok geç olmadan bulabilirseniz, hem artık tüm enerjinizi diğer iki konuya ayırabilirsiniz, hem de bu savaşta artık yalnız değilsiniz demektir.
Doğru insanı bulduğunuzu nasıl anlayacaksınız? Evvela yanlış insanlar canınızı yakmadan, zor. İnsanoğlu maalesef elindekinin değerini ya yokluktan geldiyse, ya da elindekini kaybettiğinde anlıyor. Kabaca, deneye deneye göreceksiniz: Bir gün tüm taşlar yerine oturacak ve zaman birlikte su gibi akmaya başlayacak.
Yanlış bir çift karşılıklı olarak hayatın akışını sekteye uğratır, doğru çiftse birbirinin yolundan engelleri kaldırır.
- Ülkeniz
Tekrar etmekte fayda var:
Coğrafya kader değildir.
Öyle olsaydı, doğduğu ülkeyi terk edip mutlu mesut yaşayan binlerce göçmen bulunmazdı. Doğru; bunu deneyen bir o kadarı da ya tutunamayıp, ya da özlemine yenik düşüp geri dönüyor. Bu iki gruba dışarıdan bakıp, hangisine dahil olmak istediğinize karar vermelisiniz.
Şayet vatanınızın koşullarından memnun değilseniz ve bir başka ülkenin hayallerinize, hak ettiğinizi düşündüğünüz yaşam standartlarına ulaşma konusunda daha avantajlı olacağını düşünüyorsanız, önünüzdeki soru şu:
Tüm bunları, konfor alanımdan bütünüyle çıkıp, ailemi ve arkadaşlarımı geride bırakıp, bambaşka bir kültüre adapte olmak için gereken çaba ve vakti harcayacak kadar istiyor muyum? Hayata neredeyse sıfırdan başlayacak kadar gözümü karartabilecek miyim?
Elbette çok güç bir karar, ancak bu kararı ne kadar erken alırsanız o kadar kolay. 30'unu geçip çoluk çocuk sahibi olduktan sonra değil; henüz lise, bilemediniz üniversitede okurken bu gerçekliğin farkına varmalı ve bu adımı bir saplantı haline getirmelisiniz. Zira eğer bu üç kararı kronolojik olarak sıralayacak olursak, ilk sırada ülkeniz gelmeli; nihayetinde diğer kararlarınızı kaçınılmaz bir biçimde şekillendirecek olan, bulunduğunuz ortamdır.
2 Yorum