
YouTube'da otomobil içeriği üretmek mi?!
Sıkı bir otomobil tutkunuyum. Türkiye'nin en iyi okullarından bazılarında senelerce dirsek çürütüp sonunda aldığım eğitimin hiçbir kısmını gerektirmeyen bir yol seçerek otomobil gazetecisi oldum. Editörlük yaptığım dergilerde yayımlanan test ve makalelerim bir yana, çoğunuz beni 2010–2017 arasında çektiğim YouTube videolarından tanıyor.
Elbette, hayallerimin peşinden koşarken ben de başkalarından ilham aldım; Autocar'ın Chris Harris önderliğinde dijitalleştiği dönem ya da efsanevi Top Gear üçlüsü olmasaydı, belki ben de müteahhit olmuştum. Fakat kendim içerik üretirken de YouTube'dan kopmadım ve aradan geçen 14 senede gördüm ki, her ne kadar onların şartlarıyla benim ve ülkeminkiler birbirinden çok farklı olsa da, çıkmaz sokaklarımız aynıydı.
Devrilen devler
Bu süre zarfında uluslararası arenada pekçok otomobil kanalı ve girişimi ortaya çıktı. Bunların çoğunun başında da, dünyanın dört bir köşesinden milyonlarca takipçisi olan otomobil gazetecileri/influencer'ları yer aldı – yani aslında hiçbiri 'sıfırdan' başlamadı. Gelin birlikte bazılarını hatırlayalım:
• Driver's Republic: 2008'de Autocar'dan ayrıldıktan sonra Chris Harris'in, Evo editörleri Richard Meaden ve Jethro Bovingdon ile birlikte kurduğu girişim, zamanının oldukça ötesindeydi. Bir dijital otomobil dergisi olan Driver's Republic aynı zamanda YouTube üstünden test videoları da yayınlıyordu. Ömrü 1 sene sürdü.
• The Drive: 2005'te kurulan platform Chris Harris'in yanında Matt Farah, Mike Spinelli ve kurucusu JF Musial'ın da katkılarıyla zamanının en hızlı büyüyen otomobil kanalı oldu. 2018'de maddi kaygılarla içeriklerini NBC Sports'a taşıdılar, ancak bu macera da 1 sene sürdü. 2020'den bu yana hemen hiçbir video yayınlamadılar.
• Chris Harris on Cars: Drive'dan ayrıldıktan sonra kendi kanalını kuran Harris, 3 senede ve yalnızca 75 videoyla, yarım milyon aboneye ve 50 milyon izlenmeye ulaştı. Tüm bu başarısına rağmen cebinden harcadığı para ve Patreon bağışlarıyla ayakta duran Chris Harris, sonunda Top Gear sunuculuğuna terfi etti ve YouTube defterini hemen hemen kapadı.
• DriveTribe: Eski Top Gear, şimdiki The Grand Tour sunucuları Jeremy Clarkson, Richard Hammond ve James May tarafından 2016'da başlatılan girişim, açık ara en fazla yatırımla kurulan otomobil platformuydu – yalnızca ilk 2 yılda, tam 16 milyon dolar zarar ettiler. Temelde otomobil tutkunları için bir network sitesi olan DriveTribe, 2022'de kapılarını kapatarak üyelerine sosyal medya kanalları üstünden etkileşime devam sözü verdi. YouTube kanalları halen aktif ve bu üç kafadarı Amazon harici izleyebileceğimiz yegane platform burası.
• XCar/Carfection: 2012'de kurulan kanal, bilhassa sonradan ekibe katılan Henry Catchpole'un şiirsel takdimiyle, otomobil temalı üretilen en sanatsal videolardan bazılarına imza atmasına rağmen, ancak 1 milyon aboneye ulaşabildi ve 2022 sonunda teslim bayrağını çekti. Catchpole şu an Hagerty'de kariyerini sürdürüyor.
• Motor Trend: ABD'nin en büyük otomobil dergisi. 2006'da kurulan kanalları halen aktif fakat dünya çapında bir şöhrete ulaşmalarını sağlayan ve sunuculuğunu Jonny Lieberman, Carlos Lago ve Jason Cammisa'nın yaptığı içeriklerini, 2017'de ücretli servisleri MotorTrend On Demand'e taşıyarak YouTube üstünde sonlandırdılar.
Bunların hepsi kurumsal örnekler; bir heves otomobil videosu çekmeye başlayıp, tomarla para ve emek harcadıktan birkaç ay ya da yıl sonra kanalının fişini çeken yüzlerce bireyden bahsetmiyorum bile.
Herkes bu piyasaya şu söylevin dayanılmaz çekiciliği sayesinde giriyor:
Çeşit çeşit araba kullanıp, bunlar hakkında düşüncelerimi paylaşıp, bunu da videoya çekerek para kazanacağım!
Kazın ayağı öyle değil
Gelin bu son derece profesyonel iş planını bileşenlerine ayırıp, işin nerelerde ters gittiğini konuşalım:
❶ Çeşit çeşit araba kullanacağım...
Kanalınız yeniyken takdir edersiniz ki kimse size test aracı göndermeyecek. Aslına bakarsanız, şu şartları yerine getirmediğiniz müddetçe, kanalınız ne kadar büyürse büyüsün, kimse size test aracı göndermeyecek:
- Haddinden fazla eleştiride bulunmamak,
- Firmaların PR departmanları ya da üst düzey pozisyonlarından birilerini şahsen tanımak,
- Bıkmadan usanmadan yüzlerce test aracı talebi email'i göndermek,
- Alakasız basın bültenlerini sitenizde yayınlamak suretiyle markaların ücretsiz reklamını yapmak.
Dolayısıyla, başta eş-dost-arkadaşın arabalarını 'test ederek' video çekeceksiniz. Böyle bir çevreniz var mı, hele hele otomobil fiyatlarının arşa ulaştığı şu dönemde? Belki çekim için araba kiralamaya kalkacaksınız – sakın! Bunun riski bir yana, kanalınızın böyle bir masrafı karşılaması için senelerce beklemeniz gerekecek. Bu yollar da bir süre sonra tıkanacak, ve o vakte kadar kanalınız yeterince büyümediyse, bir kanalı büyütmenin ilk şartı olan "düzenli video yayınlama" stresiyle baş başa kalacaksınız.
❷ ...bunlar hakkında düşüncelerimi paylaşacağım...
Bir otomobili anlatırken üç şekilde fark yaratabilir ve kitlenizi büyütebilirsiniz:
- Objektiflik – beğenmediğiniz bir hususu açık açık dile getirebiliyor musunuz? (bunun karşınıza çıkartacağı engelleri öngörebiliyor musunuz, ve bu engelleri göğüslemeye hazır mısınız?)
- Espritüellik – karşınızdakini eğlendirebiliyor musunuz? (bunu yapabilmek için yanınızda başka birine ihtiyaç duyuyor musunuz; duyuyorsanız, sizden bir beklentisi olmadan arada sırada size eşlik edebilecek böyle bir arkadaşınız var mı?)
- Belagat – otomobilin verdiği hisleri seyirciye yaşatacak kadar iyi ve edebi bir biçimde anlatabiliyor musunuz? (ve kimsenin fark etmediği detayları yakalayıp aktarabiliyor musunuz?)
Asıl gayeniz nitelik değil nicelik yani çok izlenmekse, bu yeteneklerin hiçbirine sahip olmadan da, şu yollardan amacınıza ulaşabilirsiniz:
- Yeni çıkan bir arabanın ilk videosunu yayınlamak,
- Daha önce hiç videosu çekilmemiş arabaları bulup yayınlamak,
- Ekstrem arabaları bulup absürt temalarla çekmek ("Ferrari'mle otostopçu aldım" vb.),
- Çarpıcı kapak fotoğrafları eşliğinde aykırı görüşler dile getirmek.
Gene takdir edersiniz ki, bunların hiçbiri çoğumuz için sürdürülebilir yöntemler değil.
❸ ...bunu da videoya çekeceğim...
Otomobil videosundan daha meşakkatli bir prodüksiyon türü varsa o da muhtemelen gemi, uçak ya da Amazonlarda jaguar çekmektir. Fakat sizin aklınızdan muhtemelen şu an,
İkinci el bir GoPro 5 bir de mikrofon yeter, tek başıma hallederim.
...düşüncesi geçiyor. Böyle bir ekipmanın size 'yeteceği' durum yalnızca yukarıdaki tüm şartları karşıladığınız ve test arabası bulmakta zorlanmadığınız takdirde söz konusu olabilir. Aksi takdirde;
- Minimum iki aksiyon kamerası, bir ana kamera, tercihen drone, bunların hafıza kartları-yedek pilleri ve vantuz-tripod-lens vb. aksesuarları, iki mikrofon,
- En az bir kameraman,
- En az bir kurgucu,
...gerekiyor. Bu insanların maaşları bir yana, aynı zamanda birbirinize yakın oturmanız icap ediyor ki dosya transferi ve kurgu sonrası önizleme – revizyon gibi prosedürleri hızlıca gerçekleştirebilin. 'Çekim'in kendisine gelecek olursak...
- Hem ideal ışığı yakalamak, hem de trafik yoğunluğundan sıyrılmak için en iyi çekim vakti gündoğumudur.
- Daha geç bir vakitte bu işe giriştiğiniz zaman hem çekim noktasına gidene kadar trafikte vakit ve moral kaybedersiniz, hem de çekim sırasında diğer araçlar ve gürültü sebebiyle işiniz çok daha zor hale gelir.
- Evinize makul mesafede, trafiği az, yolları düzgün ve arkaplanı güzel bir çekim yeri biliyor musunuz?
- Darlık gibi 50 km uzakta bir lokasyonda çekim yapmaya karar verdiyseniz, her çekim için harcayacağınız yakıtı masraflarınıza eklediniz mi?
- Kaliteli bir otomobil videosu için arabadan arabaya çekim yapmak neredeyse şart. Peki o 'diğer araba' hangisi ve kim kullanacak, belli mi? Şöförü, test aracını santimlerle takip edebilecek tecrübeye sahip mi?
- Yağmurlu bir günde otomobil çekimi neredeyse imkansızdır. Hava durumunu kontrol ettiniz mi?
❹ ...böylece para kazanacağım!
Yukarıda saydığımız masraflara rağmen halen kısa ya da orta vadede kâra geçebileceğinizi düşünüyorsanız, şunun altını çizmekte fayda var:
YouTube, kaliteli içeriği ödüllendiren değil izlenme sayısına göre ödeme yapan bir algoritmaya sahip.
Daha da önemlisi, otomotiv son derece niş bir içerik türü; kısıtlı ve seçici bir kitle tarafından izleniyor. Sizin saatler, hatta günler boyu canhıraş çekip, kurgulayıp yayınladığınız ve prodüksiyonuna binlerce lira harcadığınız her videonuz, kuvvetle muhtemel odasında oyun oynarken kendini kaybeden-kaydeden bir çocuğun editlemeden koyduğu videosundan daha az izlenip daha az gelir getirecek. Bunu hazmedebilecek misiniz?
Elbette YouTube tek iş modeliniz olmak zorunda değil, 'ürün yerleştirerek' de para kazanabilirsiniz. Ancak bunun için de gene belli bir seviyeye (o sihirli abone sayısına) ulaşmanız gerek. Artı, yüzbinlerce aboneniz olsa dahi, firmaların musluğunu açan günün sonunda gene kişisel ilişkiler oluyor. Böyle bir çevre ve iş bitirici karakteriniz var mı?
Bu arada sponsorlu video çekecek konuma geldiyseniz, fatura kesebilmek için şirketleşmiş de olmanız gerekir ve bunun beraberinde getireceği yükümlülükler ve ek masraflar, apayrı bir makale konusu.
Ya onlarca meşhur Vlogger?
Şiirsel ve eleştirel otomobil testi çekme derdinde değilseniz ve rol modeliniz Chris Harris'ten ziyade Shmee150'yse, o zaman kendi işinizi kendiniz görmeniz ve içeriklerinizin daha geniş bir kitleye hitap etmesi, dolayısıyla bu sevdadan para kazanma olasılığınız artar. Fakat zannetmiyorum ki hem bu makaleyi buraya kadar okuyup, hem de bu profilde olasınız.
Peki bu iş ne zaman tutar?
Eğer otomobillerle ilgili farklı bir girişiminiz varsa –ki aslında bu örnek sadece otomotivle kısıtlı değil, her sektöre uyarlanabilir– markanızı daha geniş bir kitleye duyurmak için bununla bağlantılı bir YouTube kanalı açmak son derece makul bir hareket. Steerr buna güzel bir örnek: Kanalda yayınladığım her video, seyircileri uygulamayı indirmeye ve kullanmaya teşvik ediyor. Bunu yapmasalar bile, akıllarına markam kazınıyor. Her video sonrası platforma onlarca yeni kullanıcı kayıt oluyor, bir de üstüne YouTube her ay şirkete ödeme yapıyor – fevkalade bir kazan-kazan durumu.
İstisnalar
Tüm bu konuştuklarımıza rağmen halen finansal olarak ayakta duran ve işini layığıyla yapan üç kanal var: Carwow, Hagerty Media ve Throttle House. Dikkat ederseniz bunlardan ilk ikisi, hemen yukarıda tasvir ettiğimiz 'ana şirketi besleme' iş modelini uyguluyor.
Matt Watson, 2016'da Carbuyer'ı bırakıp Carwow'a geçtiğinde zaten son derece ünlü ve her türlü test aracına erişimi olan bir gazeteciydi; dolayısıyla başarısı sizler için örnek alınabilir olsa da, tekrar edilebilir değil.
Hagerty, Amerikalı bir klasik otomobil sigorta şirketi ve alanında dünyanın en büyük ismi. Michigan üslü marka aynı zamanda Kanada, Almanya ve İngiltere'de faal. Arkasındaki bu muazzam maddi destek nedeniyle Hagerty Media'yı da sanırım meclisin dışında tutabiliriz.
Thomas Holland ve James Engelsman'ın sunuculuğunu yaptığı Throttle House ise, bu meclisin başkanı. İki Kanadalı delikanlı, 2012'de kurdukları kanallarında ilk günden beri harikalar yaratıyorlar:
- İkilinin arasında nefis bir uyum söz konusu (komikler),
- İfadeleri çok net ve üslupları geniş bir kitleye hitap ediyor,
- Prodüksiyonları, üstteki kurumsal örneklerinki kadar olmasa da halen 'vlogger'ların çok üstünde,
- Dürüstler, yeri geldiğinde en acımasız biçimde eleştirmekten çekinmiyorlar,
- Ama her şeyden önemlisi işlerini severek, isteyerek ve tutkuyla yapıyorlar.
...halen niyetli misiniz?
Ne mutlu size; çoğumuzun aksine, hayattaki amacınızı bulmuşsunuz demektir.
2 Yorum